martes, 3 de febrero de 2009

Gernica


BM binasinin girisinde, 3,5x 7,77 metre ebatinda buyuk bir tablo duvara asilidir.Siyah beyaz desendeki bu tablo, Pablo Picasso’nun “Gernika’sidir.
Picasso, resimde hic beklemedikleri bir anda , alman bombalarinin yarattigi dehset ortaminda olumle karsi karsiya gelmis Gernika koylusunun trajedisini, korkusunu resmetmeye calismistir. Bombalarin yaktigi ,enkaz altinda olen kadinlarin, hayvanlarin
dehseti, boga ile temsil edilen saldirgan alman ucaklarinin acimasiz bakislari tasvir edilmistir.

Sene 1937, 26 nisan. Ispanya, 1936 senesinde baslayan kanli bir ic savasa sahnedir. Ulke ikiye bolunmustur. Bir tarafda Franco onderliginde milliyetciler, diger tarafda Cumhuriyetciler, Komunistler, Sendikal anarsistler, demokratik sol ve bolgesel milliyetciler.
Bir tarafda kizillar, diger tarafda mavi uniformali ve siyah cubbeli, falanj ve rahipler ordusu. Taraflar, Ispanya’nin kendi tarihsel, siyasal ve ekonomik dinamikleri.
Bu oz dinamiklerinin disinda, ikinci dunya savasinin arifesindeki dunyanin, ozellikle avrupanin kendi dinamik ve kamplasmalari.
Avrupa , o yillarda ikinci dunya savasina hazirlanmaktadir.Bir tarafda Nazi almanyasinin basi cektigi fasistler, diger tarafda kapitalist Ingiltere, Fransa vs, ve Komunist Sovyetler.

Herbiri, Ispanya’yi kendi tarafina cekmek pesinde. Bu zit guclerinde katilimi ile, Ispanya uluslararasi guclerin bilek guresine sahne olmaktadir.

Gernica, Ispanya’nin kuzeyinde Bask ulkesinde bir kasaba. 26 nisan 1937, pazartesi gunu, koyluler aksam uzeri baslarina gelecekden habersiz , artik kapisina dayanmis olan Franco’nun savas toplarinin seslerini duymaktadir. Franco gucleri, Bilbao’ya ilerlemektedir.Gernica , yollari uzerindedir.Askeri bir hedef degildir.
O gun, Gernica’da yaklasik 5000 sivil vardir.
Franco ile ittifak yapan Almanya, Junkers 52 ucaklarini , aksam saatlerinde , uc saat boyunca kasabayi bombalamaya gonderir. “Akbaba Lejyon’nun” hava saldirisi 3000 olum ile sonuclanir.

Iste Picasso, alman ucaklarinin ayirim yapmayan bombalarinin altinda olen annelerin, cocuklarin, hayvanlarin dehsetini, korkusunu, bu tuvale yansitmaya calismistir.

BM , uluslararasi anlasmazliklarda arabuluculuk ve caydiricilik gorevinin yaninda, UNRWA, INSTRAW,UNEP, UNFPA,UNHCR, WFP, UNICEF, WFC, FAO,WHO gibi onlarca alt kuruluslari ile insan haklari,baris ve cevre alaninda dunyada boy gosterir(gostermeye ugrasir).
Sivillerin olmemesi icin , dunyanin bir cok cografyasinda gorev alir.

Picasso’nun “Gernika” sinin girisde asili durmasinin sebebi de budur.Bu binada calisanlara yada binaya girenlere, BM’nin insanlarin, kadinlarin,bebeklerin, yani sivillerin olmemesi icin calistigi hatirlatilir.

Bugun mesajlari okurken, oldukca sasirdim diyebilirim.Saskinligimin sebebi, Gazze seridinde sivil halkin yasadiklari karsisinda, olayi din yada milliyet cercevesine sokup aciklayabilmemizdir. ” Yahudilerin bize hic zarari yoktur”, yada “araplar bizi hic sevmez , zaten yakin tarihde de bize hep saldirmislardir” gibi aciklamalar, zararli ve yanlis yonde olan talihsiz aciklamalardir.
Israil’in, Gazze’de giristigi savas, diger bir Gernika’dir. Gazze seridinde, Israil silah makinasinin elinde olen 1200 insanin yarisi, sadeece cocuk ve kadinlardir. Israil ucaklari, BM’nin gozetimindeki okullari bombalamistir.Kullanilmasi yasak olan fosforlu bombalari kullanmistir.

Ya Israil askerlerinin, 4 ocak’da sivil halka yaptiklari….
Tam anlamiyla bir savas sucudur. Israil askerleri, 4 ocak’da Zeitun beldesinde, yarisi cocuk olan 110 kisiyi, evlerinden ayrilmaya ve bir binaya siginmaya mecbur etmistir. Ertesi gunde gelip o binayi bombalamislardir.
Bunun savunmasini, onlar arap demekle , oh olsun demekle aciklayabilirmiyiz? Bu sekilde dusunmek, aydinca bir tavirmidir? Yoksa islenen insanlik sucu karsisinda susmayip, Israil yoneticilerini kinamak mi aydinca bir davranisdir.
Israil ucaklari, kendi elleri ile yerlestirdikleri sivillerin binasini ertesi gun bombaladi.Bu bombalama sonucu, BM ve Israilli bir NGO nun sahitliklerinden, 31 sivilin oldugu duyuruldu.
Israilli askerler, kizil hac ve kizilay gibi saglik kuruluslarinin, yaralilara yardim etmelerinide engellemistir.
13 yasindaki Ahmet Ibrahim, gogsundeki agir yaralara ragmen yasadi.Ahmet, helikopterden inen 15kisilik israilli timin, ailesini ve komsularini zorla bir eve sokdugunu ve tum ailesini oldurdugunu anlatti. Ahmet, uc gun boyunca hayatta kalan uc kardesi ile, annelerinin ve diger 30 masumun cesedinin yaninda, hayatta kalma savasi verdigini anlatti. Ne ekmek vardi ne su diyordu.Tam uc gun sonra kizilay yardimlarina kosmustu.Uc gun sonra , olay yerine ulasan kizilay gorevlileri yaralilari eseklerle en yakin hastahaneye tasidilar. Cunku, Israilli askerler ambulanslarin gecisine izin vermiyorlardi. Sadece basli basina bu olay, insan haklarinin ve cenevre konvensiyonun cignenmesidir.
Onumuzdeki yillarda, bu olayin siyasi ve askeri sorumlulari yargilanacaktir. Kendimi hic aydin saymiyorum, ama buna ragmen , suclularin yargilanmasini tum kalbimle diliyorum.
Israil hukumeti , bu olayi arastiracagini soylemekle yetindi.
Bu haberleri, savas propagandasi olarak gorenler olabilir. Bu haberleri dunya medyasina tasiyanlar, tarafsiz BM gozlemcileri ve Israilli sivil toplum orgutudur.
BM, Gazze seridine insan haklarinin takibi icin , Richard Falk’i gonderdi. Ozel gorevli Richard Falk, Gazze’de yasananlari gordukten sonra su aciklamayi yapti:
”Israil’in , Gazze’de bir bucuk milyon filistinliye yaptigi insan haklari sucudur” dedi. “ Gazze’de sikismis insanlara, Israil’in ayirim yapmaksizin topluca reva gordugu saldiri , Uluslararasi Cenevre Konvensiyonuna aykiridir”.Hemen arkasindan da Uluslararasi Insan Haklari mahkemesinin toplanmasini ve Israilli siyasi ve askeri sorumlularin belirlenmesi icin yargilanmasini istedi.

Richard Falk, yahudi ve ayni zamanda US vatandasidir.

Dogrudur, kolay aydin olunmuyor. Cok okumak ve prensip sahibi olmak gerekiyor. Oyle ki her sartlarda , inandigi prensiplerden taviz vermemesi onemlidir. Bu inanmisligindan dolayi, acimasizca elestirilmesi ve hatta iskence gormesi de mumkun. Cunku dogru olduguna inandigi prensiplerinden, asla vazgecmez. Dogrulari da, universal dogrulardir.Benim dogrularim, senin dogrularin yoktur.Dogru, dogrudur.

Etik ve moral acidan bilimsellerdir. Insani acidan durustturler, ne kadar kuvvetli olursa olsun haksisizin karsisina dikilirler. Prensiplerinin anahtar tasi, insan ve insan haklaridir. Kisilerin, en basli hak ve ozgurlukleridir.

Aydin insan, hak ve ozgurluklerin ne renginin, ne milliyetinin, ne irkinin, nede bir dininin oldugunu dusunur. O yuzden, haksizliklari, milliyetle, sosyokulturel, antrapolojik kavramlarla tartmaya hic kalkismaz.
Bu prensiplerinden vazgecerse, belki belli bir grubun, dusuncenin , milliyetin dar anlamda aydinciklari olur.

Nasil Hamas’in sivil insanlar uzerindeki terorunu lanetliyor isem, Israil devletinin terorunu de siddetle kiniyorum.
Israil devletinin kendini savunma hakki vardir. Gazze seridine yakin yerlesme yerlerindeki, Israilli vatandaslarin yasadiklari psikosizide biliyorum.Ashkelon gibi sinira yakin yerdeki Israilli vatandaslar, her an dusebilecek Hamas’in roketleri karsisinda tuvalete bile rahat gidememekteler.Her gun calinan, roket uyari sirenleri karsisinda, siginaklara kacismalarindaki hakli isyanlarina da katiliyorum.

Ancak elestirilen, askeri hedef ve sivil halk arsinda ayirim yapmayan israil politik ve askeri kararlaridir.Yoksa ne Israil vatandaslari, ne de yahudilerdir.
Yapilan elestiriler, ne Filistinli nede Israilli halklara karsidir. Benim kinadigim, teroru destekleyen ve sivilleri hedef alan , Hamas ve Israilli establishmentdir.

Gelismeler, sadece arap ve yahudi kavramlari ile aciklanamaz. Bir cok analizci, Gazze Seridi savasini, onumuzdeki subat ayinda yapilacak Israil secimlerine baglamakta.Bu savas sayesinde, sagci ve dinci partilerin kazanma sanslari artmisdir. Siyasi partilerde bunun hesabini yapmistirlar.
Secim hesabi yapilmis olabilir, ama benim gorusum , Israil ve Filistin sinirlarinin disina tasmaktadir. Onumuzdeki secimlerde Netenyahu’lu Likud’un is basina gelmesi ihtimalinde, savas Lubnan’a uzanabilecektir.
Kasim ve aralik 2008’de, Lubnan , Suriye , Iran ve Rusya arasinda diplomatik trafik yasandi.Buyuk bir ihtimalle bu devletler, Gazze harekatinin istihbaratini almislardi (Erdogan hukumetinden farkli olarak) ve Israil’in Lubnan’a saldirabilecegi ihtimali uzerine hareket etmis ve strateji gelistirmislerdi.
Lubnan gazetesi daily star 17 aralik 2008’de , Israilli ust rutbeli subaylarin bir dahaki sefere Hizbullah’i bes gun icerisinde biterecekleri aciklamasini haber yapmisti. Ayni haberi, Kudus post’da yayimladi.
Israil’in, her ne kadar hazirlik yapmis olsada, bu haberi Hizbullah’in kendisini arkadan vurmamasi icin bilerek sizdirdigini dusunuyorum. Buna ragmen, benim inancim Gazze savasinin, onumuzdeki Lubnan ve Israil secimlerinin sonucuda goz onune alinarak, Lubnan’a yayilacagidir.
En kotumser senaryo’da bunun ucuncu dunya savasina yol acabilecegidir.(Aranizdan gulumseyenler oldugunu tahmin edebiliyorum).
Bunu, en uzak ihtimal olarak goz onunde bulundurmak gerekli. Bu ihtimal kolay olabilecek bir olgu degil.Ama, cok az da olsa bu ihtimal, askeri ve siyasi paktlar sonucu mevcutdur.

Michael Suleyman onderligindeki Lubnan Ulusal Savunma Startejisi, Israil’i bir tehdid olarak tanimlamistir.Israil, Gazze’ye saldirdiginda, Suleyman ve bazi bakanlar Suriye’yi ziyaret ettiler.Kasim ayinda, Suriye savunma bakani Gen.Hasan Turkmani ve Lubnan kara kuvvetleri komutani Gen.Jean Kahveci ikili gorusmeler yaptilar.
Ayni sekilde Moskova ve Tahran’a da diplomatik gorusmeler duzenlendi.

2008in ikinci yarisindan itibaren sik yasanan diplomasi trafigi sonucunda, Rusya Lubnan’a 10 adet MIG 29ucagi hediye etti-bedava-. Lubnan ve Iran, askeri anlasma cercevesinde , orta menzilli fuzelerin verilmesi konusunda anlastilar. Hizbullah’in silahli kuvvetlerinin, Lubnan ordusu icerisinde eritilmesi konusunda anlasmaya varildi.
Lubnan yeni bir savunma stratejisi gelistirdi.Bu strateji Lubnan icindeki degisik gruplarin onayini almis durumunda.Bu yeni stratei gelistirirken, Suriye ve Iran cephesine yakin duruldu.

Israil’in , Hizbullah’i bahane edip tekrar Lubnan’a girmesi artik kolay bir karar olmayacak. Eger Israil, her seye ragmen Lubnan’a girerse , Lubnan devletini karsisinda bulacak.Lubnan’in Israil’e savas acmasi durumunda, Suriye Lubnan’in yaninda savasa katilacaktir. Suriye, askeri anlasmasindan dolayi Iran’dan yardim isteyebilir.Bu durumda, Iran’da bu savasa taraf olacaktir.
Askeri is birligi anlasmalari, yalnizca bunlarla sinirli degil. Hem Suriye hemde Iran, Rusya ile askeri isbirligi imzalamislardir. Ayrica, Iran Sanghai Isbirligi Orgutunun gozlemci uyesidir.Bu organizasyona, orta asya ulkeleri ve Cin de uyedir.

Diger tarafdan, Israil’in Iran tarafindan saldiriya ugramasi durumunda, USA ve NATO, Israil’in yardimina kosacaktir. Turkiye, NATO uyesi olmakla birlikte, Israil ile ikili askeri is birligi anlasmasida mevcuttur. Bu anlasmalar geregi, en azindan hava sahasini ve Incirlik (Hakkari’de de gizli hava ussu acildigi bildiriliyor) uslerini NATO kuvvetlerine acmak zorundadir.Bu durumda zaten, “casus belli” – savas sebebidir.

Bu senaryo, ufak bir ihtimal tasisada mumkun olabilecek bir gelismedir. Birinci Dunya Savasinin genis bir alana yayilmasinin sebebi askeri, siyasi ve ekonomik paktlarin bir sonucudur.

Ayni sekilde, Filistin denince ne Sii islamci Hamas’i nede laik FKO’nu anlamamak gerekir. Hamas, Siidir ve Islamci bir partidir ve terorist bir orgut olarak batililarca kabul edilmistir.. FKO ile yonetim kavgasi icindedir.
Ayrica ne Suudi Arabistan, ne Misir, Iran yorungesinde bir Hamas’in guc merkezi olmasini, kendi cikarlari acisindan uygun gormez. Abu Mazen’in FKO , uluslarasi destege sahipdir. Laikligi savunur ama 2006 secimlerini kaybetmesine sebep olan yolsuzluga girtlagina kadar batmisdir.
Butun bu ortadogu denlemleri icerisinde, halklar birbirlerine kirdirilmaktadir.
Hamas, uluslararasi gozlemcilerinde katildigi 2006 secimlerini demokratik olarak kazanmis bir partidir.Bu secimleri kazanmasi , basta Israil olmak uzere AB ve US tarafindan, islamci bir parti olmasi nedeniyle hos karsilanmamistir. Hamas, Gazze Seridine sikistirilmistir.Askeri abluka altina alinmis ve ekonomik ambargo uygulanmistir. Gazze seridindeki 1,5 milyon filistinlinin yurt disina cikisi kontrol edilirken, ulkeye benzin, gida ve saglik malzemelerinin girisi , uzun bir sure engellenirken, koylulerin evlerine tarlalarina el koyunurken, Hamas’dan savasmasinin disinda ne beklenebilirdiki?
Disarida dusman seni abluka altina almis , nefes aldirmiyor. Boyle bir tepkinin dogmasindan normal baska ne olabilir.(Hamas’i destekledigim dusunulmesin, padece sebep sonuc iliskisini aciklamaya calisiyorum) Israil’in taktiklerinin sonucunda , Filistin ve cocuklari, her gun kinle beslenmektedir. Bu kin, bu taktiklerle asla sona ermeyecektir.Israil , bu taktikleri secim stratejisi olarak gormektedir.Israil’in asiri sagci, asiri dinci yonetimleri uzaklastirilmadikca bu istirap her iki tarafdanda can almaya devam edecektir.
Yanlis olan budur.Bunu gormek icin aydin olmaya da gerek yok.

Amos Oz gibi Israilli aydinlar ve Sami Nair gibi Arap aydinlar, halklarin yanindadir. Amos Oz, Israil’de yasamasina ragmen, hukumetlerinin barbarligi karsisinda susmamaktadir. Haaretz gazetesini okudugunuzda, onun gibi bu vahsi politikalari elestiren onlarca aydini bulabilirsiniz. Bu aydinlarin dogrulari aynidir.Hem Araplar, hemde Israilliler icin dogrudur.
Eger aydin isek, PKK’nin sivil olumlerini elestirirken, eger oldu ise Turk askerininde siviller uzerinde yarattigi keyfi olumleri elestirmek durumundayiz. Turk Devletinin ceteler eli ile suc islemesini de ayni sebeplerle kinayabilmeliyiz.
Turk-Israil askeri anlasmalarini, NATO uyeligini, Afganistan’a gonderilen askerlerin ne icin savastigini da , hukumetten sorabilmeliyiz. Guantanamo’ya usulsuzce gonderilen savas esirlerinin, yasalara aykiri olmasina ragmen neden Incirlikten gecisine, TC hukumetlerin izin verdigini sorabilmeliyiz.
Ayni , Bosna’da ve Kosovo’da , Sirp hukumetinin yaptigi vahseti kinarken yaptigimiz gibi.Bu kinama Sirp halkina karsi degildir, Sirp politik ve askeri sorumlularina karsidir. Ayni kaygilarla, aydinlar Saddam’in halepce katliamini da kinamistirlar.
Aydinlar halklari degil, suclu idareleri sikayet etmek durumundadir. Bunun icinde hic bir ideolojiye yaslanmak durumu yoktur, iyi ve kotuyu, hakli ve haksizi ayirt edebilmek yeterlidir.

1970 li yillarda, gercek Turk aydinlari Filistin davasina arka cikmislardir.Bunu, dini yada siyasi kaygilardan dolayi yapmamislardir. Ezilenlerin yaninda olmak, ezilen halklarla dayanisma adina yapmislardir.Yoksa sadece, anti amerikanci ve pro-sovyet celiskisi arsindaki cephelesmenin bir sonucu degildir. Bunu sadece Sovyetlere karsi USA celiskisi icerisinde degerlendirip tepki verenler de aydincik olarak kalmislardir.

Aslinda bugun yazma niyetim yoktu , varsa bile diger bir konuda yazmayi dusunuyordum. Beni buna iten, sevdigim ve cok saydigim Zeki Aydin ve Murat Guler abilerimin yorumlari olmustur.
Kalplerini kirmadigimi umit ederim.
Selamlar,
Ergun Citlak

No hay comentarios:

Publicar un comentario