jueves, 1 de julio de 2010

"tanri " versus"TANRI"

20 Mayis sabahi gazeteme kahve esliginde goz atarken, bilim ve teknolojiye ayrilan sayfalarda, krokilerle ve buyuk puntolarla bezenmis ilk anda goze çarpacak bir haber anons ediliyordu. Okumadan once haberin bende duygusal bir çalkantiya ve sonrasinda felsefi bir yorum yapmaya itelecegini açikcasi hic beklimiyordum. Haberde bahsedilen gelisme, icinde bulundugumuz ve onumuzde uzanan 21. yuzyilin bioteknoloji ve biomuhendisliginin miladi baslangici olmaya aday ozellikde.

Hepinizin bildigi gibi, 1800’lu yillar Endustri devri, 1970 yillar mikro-elektronik (nano teknoloji) ve bio-muhendisligin ilk calismalarinin basladigi yillar olarak kabul edilebilir. Son otuz yildir , ulkelerin gelisme ve kalkinma modeli olarak seçtikleri “Endustrilesme” konsepti sona ermistir. Artik “Endustrilesme” ile ulklerin dunya duzeninde gelismislik duzeyine ulasmalari mumkun degildir. Hatta de-industrilization donemi baslamistir. Kalkinma ve “Gelismislik” icin yapilan yatirim, bioteknoloji ve elektronik- nano elektronik muhendisligidir. Artik gelismis ulkeler 21.yuzyilda “gelismislik” seviyelerini korumak icin agir sanayi endustrisinden cok bu teknolojilere yatirim yapmakta, ar-ge’ye on ayak olmaktadir.

Bio-teknoloji, ozellikle canlilarin “gen” sistemini laboratuar’lara sokmustur, mercek altindadir. Canli genlerini ilk olarak, 1953 yilinda çozen bilim adamlari James Watson ve Francis Crick olmustur. Bu iki bilim adami DNA sifrelerini çuzmuslerdir. 1973 senesinde Boyer ve Cohen “Gen”lerin birbirlerine monte edilmesini çozmuslerdir. Bu sayede GMO, genetik olarak degistirilmis organizmalar, devri baslmistir. Ozellikle askeri alanda kullanilmak uzere tehlikeli bakteriler gelistirilirken, Rockefeller , Monsanto gibi uluslararasi firma temsilcileri “green devrim”’e oynamislardir. Bu yontemle “ Gen” leri ile oynadiklari yeni tur tahíl urunleri gelistirmeye baslamislar ve bu yontemle para kazanmaya baslamislardir.

Beni etkilyen haber, bu arastirmalara paralel yonde, ilk suni genin, ilk “CANLI”’’nin yaratilmis olmasidir.
Craig Venter , 15 yil suren arastirmadan ve 32 milyon euro bulan masraftan sonra , bir canli organizma yaratti. Tek hucreli bir canli’dan ilham almisdi; bakteri Micoplasma Mycoides. Bilinen bu bakteriyi taklit ederek yeni bir canli yaratti. Sentetik olarak yarattigi bu bakterinin hucresine, yine onceden suni olarak yarattigi bir milyonu bulan genlerini bir puzzle gibi yerlestirdi ve birlestirdi. Ve bu birlestirmenin sonucnda, sentetik bir hucrede hayat belirtisi ortaya cikdi. Yeni canli , insanoglunun yarattigi bir ilkdir.
“Made by Craig Venter”.

Yani, yoktan var etti. 20 Mayis’dan itibaren Craig bir tanri olarak kabul edilmeli. Çunku “yaraticidir” ve yarattigi bir canli’dir. Bu baba ve anne’nin bebegi ile olan iliskisinden farklidir. Tanri ile kulu arasindaki iliski benzerindedir. Bu yeni olgu, bilimsel açidan oldugu gibi dusunsel ve inanç alaninda da bir devrimdir, yogun tartismalara gebedir. Bilimsel açidan, “ aklin” bir zaferidir. Ya dini açidan; Allah’a “sirk”kosmak degilmidir?

Islam ve Hristiyan dinleri gunumuze kadar gecen sure icerisinde, insanoglunun ilahi acidan nasil ve neden var oldugunu ve nasil “ Iyi” saflarinda “ Kotu”’ye karsi savasmasini doktrin olarak aciklamistir. Insanoglu’nun “Kotu”ye ( dini anlamda seytan) yenilmemesi ve mevcut herseyin yaraticisi olan Allah yada God’a sukretmesini, korkmasini ve saygi gostermesini ogretmeye calismistir.
Bu anlamda, bu iki din Insanogluna kilavuz olan “Ikiz Kuleler” olmustur.
Craig’in “yaratigi”, bu “Ikiz kulelerin”, 11-S’i (11 Eylul 2001) olmustur. Eger ikiz kuleler cokerse, buyuk bir kaos yasanacaktir. Insanoglunun “Iyi” olmak adina verdigi savas, buyuk bir darbe alacakdir. Din adamlari bunu “seytani “ bir bulus olarak adlandirabilir. Ancak subjektif bir gercek olarak kalacaktir. Çunku insanoglunun “mutlak gerçegi” bulma hirsinin limiti yok ve her geçen gun ruhban sinifini yeni bir sinamaya tabii tutacak, buluslari ile bir açiklama getirmeye zorlayacaktir. Ozellikle bu iki din, bu bilimsel bulusa cevap vermek zorundadir.
Çunku Craig, tek “Yaraticinin” tekelinde bulunan “yaratici” sifatina ortak olmustur. Craig “Tanri” ya rakip olmustur. Kendisinin de artik bir kulu var.

Eger “kader”e inanmak gerekirse bu “Tanri” tarafindan Craig’e onceden verilmis bir izinmidir? Yoksa, insanoglunun seytani bir isyanimidir? Aslinda bu “ isyan” direk olarak olmasada, kult yaratmaya basladigi gunden itibaren mevcuttur. Insanoglu “Tanri”’nin yarattiklarini gun be gun yok etmekdedir. Doga’yi , diger canlilari, insanoglunu hic bir ilahi korkusu olmaksizin yok etmekdedir. Dunya uzerindeki canli, cansiz her seyin O’nun eseri (Opus Dei) oldugunu bildigi halde, eserini yok etmekde ve kendi yarattiklari ile doldurmaktadir.
Doga, insanoglu eli ile geri donusu olmayacak sekilde, her gecen gun yok edilmekte ve yerine insan urunu binalar yada diger yapilar insaa edilmektedir. Ayni sekilde, diger canlilarin dengesini pek dikkate almadan, bitkileri ve hayvanlari sorumsuzca yok edilmektedir.

Basit bir tek hucrelinin, bir milyon DNA ya sahip, Craig tarafindan yaratilmasi bile o kadar zorluklarla ve zamanla saglanmis olmasina ragmen, zevk icin çok daha karmasik ve milyonlarca DNA li hayvanlar yada bitkiler, Insanoglu eli ile yok edilmektedir. Insanoglu, bu “Yaratici” olma hirsini cansiz maddelerle oynayarak basladi. Daha sonra GMO sektorunde yeni bitkiler yaratmaya basladi. Orada da durmadi ve hayvanlarda “CLON” lama ile yeni kopye edilmis canli mahluklar ortaya cikardi. Aslinda, Craig’in kesfi de dahil, su ana kadar yapilanlar mevcut olanlarin, “Tanri’nin” eserlerinin birer taklitleridir. Craig, tam anlami ile yeni bir canli yaratmadi sadece yaratilmis olanlari taklit edip, yeni monte bir canli yaratti. Mevcut bakterinin kromozom ve DNA’sini cozdu. Bunu suni olarak taklit etti ve puzzle gibi birlestirdi. Birlesim yeni bir hayata yol açdi. Bilimadamlari insanoglunun GEN yazilimini da çozduler. Formul ozel bilgisayarlarda. USA’da saklanmaktadir.
Su an icin bu gen ve kromozomlarin yeni insan yaratmakda kullanilmasi pek mumkun gorulmemektedir. Belki insanoglunun organlarini suni olarak yaratmaya basardi. Suni kalp, suni yuz, suni kan vs.Eminim onumuzdeki 50 yil icerisinde bilimadamlari, hayaldunyalarinda gelistirdikleri DNA ve GEN’leri de icat edecektirler.
Japonya, insanoglunu yaratma teknolijisine sahip degildir. Butun gucunu 1970li yillardan itibaren Robot yaratmaya yonlendirmisdir. 1980 yillarin basinda , Mitsibushi’nin fabrikasinda geceleri isiklar sonuk olarak urutim yapilmakta idi. Yaratilan Robotlar, isiga gereksinim olmaksizin karanlik ortamda, yada kalorifer gerektirmeyen soguk ortamda, kahve molasina da gereksinim duymadan devamli olarak calisabilmekte idi. Japonlar, bugun olmasa da, android yaratmayi belki uzun yillar sonra basarabilirler. Ancak Craig’in icadi ile japon icadlari arasindaki fark “Ruh”dur. Canlilar makinelerden farkli olarak ruh sahibidirler. Bu ruh, insnalara sevmeyi, uzulmeyi, kizma ozellikleri dedigimiz insani degerler vermektedir. Dunyali ilk “Tanri” Craig Venter’dir.
Craig yarattigi canlinin Insanogluna getirisini olacagini soylemektedir. Firmasi, petrol devi Exxon’la bir proje anlasmasi yapmistir. Bu proje geregi, tek hucreli yosun yaratacakdir. Yaratilan yosunlar, atmosferdeki CO2 absorbe edip, hidrocarbon’a donusturebilecektir. Kendisinin en onemli finans destegi de EXXON’dur. Bu proje tamamlandiginda Exxon’a maliyeti 600milyon dólar olacaktir. Craig, yaratiginin var olusunun bir amaci oldugunu soylemektedir. Peki “Tanri” insanoglunu yarattiginda ne beklentisi var idi? Insanoglundan ne beklenmektedir? Dunya uzerinde tek hucreli canlilarin yasi 1,5 milyar yildir. 500milyon yil once bitkiler , memeliler, surungenler, kuslar boy gosterdi. Peki Insanoglu? Ilk insanlar sade 2 yada 2,5 milyon once, milyar degil, hayat bulmuslardir. Canlilarin en son boy gostereni diyebiliriz. Ancak Insanoglu digerlerine gore “akil” ile donatilmistir. Bu ozellik kisa kabul edilebilecek bir sure icerisinde kendisine diger canlilar uzerinde hakimiyet kurmasini saglamistir. Bugun dunyanin efendisidir.

Insanoglunun dogusu, “Dusunce”nin de tarihidir. Çunku “dusunce” insana has bir olgudur. Neden “ Tanri”, bu canli turune iltimas geçmistir.
Bu canli turunden beklentisi nedir?
Dusunce yetisi, ornegin baliklara verilse idi, balik dunyasi bugun dunyaya hakim olurdu. Insanogluna bagislanan bu dusunce yetisi, bugun onun kendisine yaratan “Tanri”’ya isyankar olma noktasina getirmistir. Bu duruma iki sekilde cevap verme durumu ortaya cikiyor.
Ya “Her seye Hakim Tanri”, RESET dugmesine basip, mevcut olani yeniden yaratacak,
yada insanoglu “Tanri” yi yeniden yaratacak.

No hay comentarios:

Publicar un comentario