domingo, 31 de mayo de 2009

Siyasi Islam







13 Nisan 2009 ‘da yazildi.
30 mart’dan itibaren, gerek ulusal gerekse kuresel anlamda onemli gelismeler yasandi.
Bunlarin sonuclari yeterince medyada irdelendi.
30 mart sabahindan itibaren benim kafama takilan baska bir konu; en son gonderdigim mesajimdaki bir ifademin anlatmak istedigimi tam olarak yansitamadigini , belki yanlis anlamalara yol acabilecegi endisesidir. Cok kisi tarafindan okunmadigini tahmin etmeme ragmen, icerisinde bulundugumuz sancili donemin kritik gunlere gebe olabilecegi endisesi ile bu zorunlulugu kendimde hissettim.
Bunu yaparken, bugune kadar alisik olmayan bir sekilde, ek yorumum ile bazi arkadaslari tam cepheden hedef almis olabilecegim. Amacim kesinlikle polemik yaratmak degil, aksine tesis-antesis’den bir sentez’e ulasabilecegimiz ongorusudur.
Aslinda bugune kadar grupdaki ahengin bozulmamasi adina, bu tur cephesel goruslerden sakinmisdim. Soyleyeceklerim zaten herkesce bilinen, cesitli yerlerde okudugumuz turden seyler.

Son gonderdigim mesajin bir paragrafinda, son yillarda oldukca sik cikan Iran karsiti haberler karsisinda soyle demisim:

“ ......Turkiye’de laik, beseri hukuk devletinin onundeki rejim tehdidi sunni siyasi islamdan gelebilecektir. Bence Suudi Arabistan, finans ve siyasi destegi ile Turkiye icin daha onde gelen bir sorundur.Her halukarda ben Turkiye’de rejim degisikligine yol acabilecek bir tehdid gormuyorum, ne Iran ne Suudi Arabistan buna muktedirler.”

Gonderdigim mesajlari zaman darligindan, cogukez gondermeden once, ucuncu bir kez okuma imkanim olmuyor.Son mesajimi gonderdikten sonra tekrar okudugumda bu paragraf aklima takildi. Icerisinden gectigimiz bu zor, bulanik gunlerin etkisi ile belki yanlis mesaj gondermis oldugum dusuncesi beni buna iteledi. Bugun yine gazetelerde
Ergenekon davasindan goz altina, sorgulamaya alinan, Turkiye’nin degerli bilim adamlari ile ilgili haberler var. Turkiye sancili bir doneme yol aliyor. Turkiye her gecen gun polis devleti olma yolunda bir adim daha ilerliyor. Ordu’nun bu konuda ne yapacagi, sivil halkin nasil tepki verecegi malum. Ancak bu tepkinin verilmeye basladigi gun cok gec kalinmis olunabilir. Hele hele asker ile polisin karsi karsiya gelmesi , vahim bir hipotesisdir.

Bahsettigim paragrafda yazdiklarimin dogru olduguna kani olmakla birlikte, dogrunun sadece yarisini yansittigini, diger yarisinida simdi ancak dedikten sonra cumleye eklenmesi gerektini dusunuyorum. Cunku bu yorum hali ile yanlis anlamlar cikarilabilir. CUNKU, Turkiye’de rejim tehdidi mevcuttur. Ancak bu dis ulkelerin ihrac yeteniginden cok, kendi yarattigi bir ic tehdiddir. Yoksa tek basina ne Iran, Sii Islam devrimini , nede Suudi Arabistan finans, radikal orgutlenme destegi ile Sunni Vahhabi Islam devleti modelini Turkiye’ye ihrac edebilir.
Bu iki ulkenin bu yonde cabalari olmasina ragmen, Turkiye’nin kendi dinamikleri mevcuttur ve bu dinamiklerin cok genel anlamda bu ulkelerle ortak paydasi olmakla(Islam Devleti isletme) birlikte, kendine has Islam Devleti modeli anlayisi vardir. Bu iki ulke siyasi anlamda, sunni ve sii olarak yaris icindedir. Bunun disinda Arap ve Arap olmayanlarin liderligi rekabette mevcuttur. Ancak iki devletinde bulustugu nokta, oncelik verdigi nokta Turkiye’nin bati ile kulturel (daha cok sosyal anlamda) baglarini kesmesi, beseri hukuk yerine ilahi hukuk uygulamasini, laik bir rejim yerine islami Devlet anlayisinin yerlestirilmesi arzulamaktadir. Siyasi anlamda boyle bir Turkiye, Iran’a parapet olabilecek , Ortadogu’da dengeleri degistrebilecektir. Suudi’ler ise siyasi alanda Iran’in artan nufuzuna ve hegemonyasina karsi Sunni ittifakla denge bulabileektir. Cunku, Iran’in devrimini korfez ulkelerini ve Suudi Arabistan’a ihrac etmesi, Turkiye’ye ihrac etmesinden cok daha kuvvetlidir. Cunku bu ulkelerde hatiri sayilir bir Sii nufuzu vardir. Hatta Iran’in bu siyasi acilimi, sadece sinir komsularini degil cok daha uzak cografyalara kadar uzanmaktadir. Fas monarsisi ve Misir , Iran’in bu politikalrini kuvvetli bir sekilde elestirmektedir. Bugunku gazeteler, Misir polisinin 13 Hizbullah eylemcisini tutukladigini gecdi.Misir’a gore, bu militanlar Misir’da Israil hedeflerinin yaninda bazi Misir hedeflerinide hedef aldigini acikladilar.H.Mubarek zehir zemberek bir aciklama ile Iran’i bu operasyonlarin arkasinda olmakla sucladi. Yine Peres bugunku aciklamasinda Sunni cephe ile Sii cephenin er gec hesaplasacigini , bunun kacinalmaz oldugunu iddia etti.




Kisaca, bu iki devlet genel anlamda Turkiye’yi kendi yonunde cekmeye calisacak olmasina ragmen, Anadolu’daki siyasi Islam anlayisi, en azinda bunlardan cok farklidir.
Turkiye’deki siyasi Islam partileri, oy aldigi cogunluk tabanina bu sistemleri kabul ettiremez, taraftar bulamaz .
Soylemek istedigim bu iki dis konseptin, Turkiye’de genis zemin bulamayacagi yonunde idi.
Ancak Turkiye’nin kendine oz siyasi islam taraftari gruplari vardir. Bu siyasal Islamcilar, Osmanli yada Anadolu turu dine dayali bir devlet rejimi pesindedir. Bu gruplar’in amaci kisaca “Turkiye’nin Islamcilastirilmasini ( Islamlastirilmasi degil, Turkiye cogunlugu islam dinindendir.Kastedilen siyasal islamcilikdir), ve dis ulkelerde Islamin Turklestirilmesidir.” Bu gayretler yeni bir olgu degil, Cumhuriyet tarihi boyunca ayaklanmalar da dahil, laik -beseri hukuk devletine karsi, devamli bir diyalektik mucadele icerisindedir. Cumhuriyetin ilk yillarinda acikca baskaldirma olarak yasanmisken, demokrasi yillarinda daha cok gizli olarak demokrasinin kurallari icerisinde ifadesini bulmustur. Bunun sebebi, devletin uc erki ve kolluk kuvvetleri karsisinda aciz kalmasindan dolayidir. Ozellikle siyasal islam , son 50yildir demokratik duzen icerisinde yasadigi tecrubelere dayanarak taktik degistirmisdir. Bu duzeni cepheden yikmak ihtimali yoksa, duzeni iceriden yikmak, altini oymak daha akilcidir.
Doksanli yillarin basindan itibaren bu safhaya gecilmistir. Devletin tum kurumlarina sizmak, kadrolasmak taktiklerinin yaninda, halk destegini de yanina cekmek icin, Misir’da , Filistin’de yada Cezayir’deki gibi dayanisma cabalarina hiz verilmistir. Bu sadece gecekondu mahallerinde degil, kendi sermaye sinifini yaratmak adina da kullanilmistir. Anadolu kaplanlari bu sekilde yaratilmistir. Bugunlerde artik Istanbul kaplanlarida mevcuttur.

Eylul 1980 darbesi sonrasi filizlenen ve gittikce palazlanan siyasal islam/ radikal gruplar, hukumetler eli ile yapilan insani, ekonomik yatirimlar sonucu 1990larda devlet iktidarina kadar uzanmislardir. Karsi devrim, 60 yil boyunca elde edemedigini 10 sene icerisinde, USA realpolitiklerine de uygun olmasi sayesinde ( SSCBnin yesil ay ile kusatilmasi) ve onun uzantisi 12 eylul generallerinin eli ile kazanmistir.
USA’nin Jimmy Carter ve sonrasinda Reagean ile yuruttugu polítika SSCB’nin her pahasina yikilmasini savunmustur. 1979 senesinde, demokrat Carter’in ulusal polítika danismani Zbigniew Brzesinki’nin (Bugun Obama’nin resmi olmayan danismani) politikalarinin sonucu SSCB Afganistán batakligina suruklenmis, 10 yil suren macerasinin sonunda buyuk insan,ekonomik ve prestij kaybi ile Afganistan’dan cekilmistir.Cekildikten bir yil sonra’da SSCB dagilmistir. SSCB, Brzesinki’nin oyununa gelmistir. USA, SSCB’nin 24 aralik 1979’da Afganistan’a girmesinden itibaren, CIA ve ISI (Pakistan Askeri Haberalma Orgutu) eli ile dunyanin tum radikal Islam taraftarlarini, mucahitlerini kizil orduya karsi cihada cagirmistir. Bunu elbette direk olarak degil S.Arabistan ve Pakistan onculugunde saglamistir. El Kaide’nin yaratilmasini, mucahitlerin kamplarda egitilmesini CIA hep desteklemistir. Afganistan’da cihad adina savasan mucahidler, uzun yillar USA’nin planlarina hizmet ettiginin farkinda olmamistir. Brzezinski 1998 senesinde televizyonda yaptigi bir soyleyiside bunu aciklamistir. “SSCB’nin, CIA’nin Afganistan’daki gizli operasyonlar sonucu Afganistan’i isgal edecegini on gormusduk. Bu bizim hesaplarimiz dahilinde idi, Kizil ordunun Afgan sinirini gectigi gun, baskan Carter’a simdi SSCB’nin kendi Vietnam’ini yaratma imkanina sahib olduk” dedigini hatirlatmisdir. Kendine “gelecegin islami teroristlerini yarattigi icin pismanlik duyup duymadigi sorulunca: “Pisman olmak mi, neden pisman olacakmisim? Sovyet Imparatorlugunun yikilmasini sagladigimiz icinmi ¿ , Dogu Avrupa ulkelerinin bagimsizliklarina kavusmasini sagladigimiz icinmi? soguk savasin sona erdirdik diye mi? Taliban’in iktidar olmasi ve onun olumsuz sonuclari, tum bu olaylar karsisinda cok daha onemsizdir.Biz tarihi degistirdik demistir”

USA’nin seksenli yillardan itibaren uyguladagi SSCB’nin, Islam ile cevrelenmesi ve yikilmasi taktigi, SSCB’nin yikilmasindan sonrada, dagilmanin hizlanmasi ve enerji kaynaklari uzerinde Rus nufuzunun kirilmasi adinada kullanilmistir. Bush idaresi, gorev suresinin son gunune kadar Islami teroru , Orta Asya ve Orta Dogu cografyasinda pax-americana idealleri icin, olasi rakiplerine karsi karsi kullanmistir.
1992 senesinde basina sizan USA savunma bakanliginin bir belgesine gore, USA, dunyanin hic bir bolgesinde bazi kaynaklari ele gecirerek, USA’ya karsi elini kuvvetlendirebilecek dolayisi ile USA’ya rakip olabilecek bic bir ulkeye yada olusuma musaade edemez denmektedir. Bu bolgeler Bati Avrupa, Dogu Asya, eski SSCB topraklari, guneybati Asya bolgeleridir..” Resmi belgelerde, pax-americana idealleri boyle sekillendirilmistir. AB, Cin , Hindistan ,Rusya yada digerleri , USA’ya potansiyel rakip olabilecekse , bu guclerin is birligi yapmasi engellenecek yada guclu bir ulke olamalari , her yol denenerek engellenecekdir. Ekonomik, kulturel, sosyal, siyasi yada askeri cozumlerle..
Cin, Rusya ve Hindistan, bu uc ulke ayrilikci “Islami teroru” ile tehdid edilmektedir. Bu “Islami terorun” bu bolgelerdeki kuvvetliligi USA’nin genel cikarlarina uygundur. Iste bu sebeplerden dolayi, ister demokrat ister cumhuriyetci , bir cok USA idaresi zaman zaman muslumán ulkelerin davalarini savunmusken ( Bosna, Kosova, Azerbaycan, Ortaasya ulkeleri vs) zaman zaman bazi ulkelerle savasa tutusmustur ( Irak, Afganistan, Libya, Filistin, Iran, Sudan vs). Baska sartlarda kolaylikla KLA yada NLA’yi terorist orgut olarak tanimlayabilecekken onlari cikarlari acisindan ozgurluk savascilari olarak gormus, devlet bile kurmalarini saglamistir. Diger tarafdan, secimlerden zaferle cikmis Hamas’i yada Hizbullah’i terorist olarak nitelemeye devam etmekdedir .

11 Eylul saldirilarinin nereden geldigine dair suphelerin taban kazandigini daha onceki bir yazimda aktarmistim.
CIA ve ISI( Pakistan askeri haber alma orgutu) devamli dirsek temasinda olan, isbirligi yapmis iki resmi gizli orguttur. Taliban , ISI araciligi ile yaratilmis ve desteklenmistir. ISI, Kesmir ve Hindistan’daki saldirilarin arkasindaki radikal islam gruplarinin arkasindadir ( Lashkar e Taiba ve Jaish-e-Muhammed). Afganistan’da Kuzey Birligi lideri Sah Mesud’un oldurulmesi, 2001 Hindistan Parlemento baskini, 2008 Bombay saldirilarinin arkasinda ISI’ nin azmettiriciliginin bulunduguna inananlarin sayisi oldukca fazladir. ISI, 150.000’e yakin calisani ile oldukca etkin bir gizli kurumdur. Ozellikle, SSCB’nin 1980 senesinde Afganistan’a yerlesmesi ile OrtaAsya ulkelerinde , Gen. Ziya ul Hak’in inisiyatifi ile etkili karsi operasyonlar duzenlemistir, siyasal Islamin filizlenmesini saglanmistir.Orta Asya cumhuriyetlerindeki ve Uygur bolgesinde siyasi radikal islami gruplarin egitilmesine halan destek vermektedir. Ozellikle, Afganistan ve Pakistan’da CIA ile birlikte yuruttugu kamplarda mucahidlerin egitimini saglamaktadir.
Oyleki, Cecen komutan Samil Basayev bu kamplarda ISI ve CIA’li egitimciler tarafindan gerilla egitimi almisdir (Khost, Amir Muaviye kampi).
Burada egitilen cihadci bir cok mucahit Bosna, Kosova, Makedonya gibi yerlere CIAnin karsi operasyonlarina uygun olarak gonderilmistir. Bunun finansmanida eroin ticaretinden saglanmistir. Bunu FBI’nin kadrolu tercumani Sibel Edmond aciklamisti.
Afganistán, Avrupa’nin yuzde 80 eroin tuketimini karsilamaktadir.(Yaklasik 200milyar dolarlik karli bir ticaret, petrol ticaretinden cok daha karli bir is).
Bu kadar dongusu olan bir ticaretin kimlerin istahini kabarttigini varin siz dusunun.Gizli operasyonlarini finanse etmek isteyen haber alma teskilatlarindan (FBI-CIA, ISI,MI6,Mossad, DEA, MIT), ( Ozellikle 1998 senesinde yabanci kaynaklara gore MIT ve Turk Polis Teskilati eroin ticaretine bulasmisdir.hatta bir kaynak, Turk resmi helikopterlerinin Iran sinirindan eroin tasidgini iddia etmekde. Iddiaya gore bunuda PKKya karsi savasda ortaya cikan 12,5milyar masrafin karsilanmasi adina yapildigidir.Yine ayni kaynaklar, bu eroin ticaretin o zamanki rayic degerinin 38milyar dólar oldugunu iddia etmekde.), guclu mafya kartellerine(Çecen, Rus, Turk, Kurt , Italyan vs), teror orgutlerinden( El Kaide, PKK, ETA,IRA vs) “bagimsizlik “ savascilarina kadar (KLA Kosova, NLA Makedonya, Bosnia, Cecenistan ,Taliban vs ) herkes bu ticaretden pay almis yada pay pesindedir.

CIA butun bu iliskiler yumaginin orta yerindedir. Butun bu hareketlerden haberdardir. El Kaide’nin hareketlerini yakindan takip etmekdedir. Pentagon ve CIA, islami teror orgutlerini dis polítika geregi, zaman zaman kullanmaktadir , takip etmekdedir yada desteklemektedir.
Buna ragmen, 1998 Dogu Afrika US konsolosluklarinin bombalanmasindan sorumlu tutulan , basina odul konulan, arananlar listesinde bir numara olan, Bin Laden bir turlu yakalanamamaktadir. Daha dogrusu yakalanmak istenmemistir. Bin Laden , 11 eylul saldirilarindan tam iki ay once, 4-14 temmuz 2001’de bobreklerindeki rahatsizlikdan dolayi Dubai Amerikan Hastahanesine yatmisdir. CIA Dubai istasyon sefi, Bin Laden ile kaldigi hastahane odasinda gorusme yapmistir.Ekim 2001’de Figaro bunu yayinlamisdir. Basina odul konan, FBI’nin en cok arananlar listesindeki Bin Laden nicin tutuklanmamistir acaba?
CIA istasyon sefi kendisi ile ne konusmustur? Size de garip gelmiyormu bu durum? Haber uydurma degil , Figaro ve Reuters yayinladi. Gorgu taniklari var, hatta Bin Laden’i tedavi eden urologun Kanadali bir doktor, Terry Colloway olduguda soylendi.

Bir numarali dusman Bin Laden, 11 eylul saldirilardindan bir gun oncede tutuklanabilirdi , yada 11 eylul gunu. Yapilmadi, nedendir acaba? Bin Laden, diyaliz makinasina 10 eylul , Pakistan Rawalpindi’deki askeri hastahanede baglandi. Bu haber de dogru, cunku ISI , CBS ye bunu acikladi. ISI ve Pentagon, CIA devamli isbirliginde olan iki kurulusdur. Oyleki, ISI’nin sefi General Mahmut Ahmet 4-13 eylul gunu USA’dadir. Richard Armitage(disislerinin iki numarasi) ve Senator Joseph Biden (Bugun Obama’nin baskan yardimcisi) basta olmak uzere CIA ve Pentagonda gorusmeler yapmistir. Ayrica, daha oncede soylemistim, 11 eylul saldirilarinin onemli adamlarinindan Atta’ya ISI tarafindan para transferinin yapildigini iddia eden bati kaynakli iddialar var.

Diger bir carpici iddia, daha once bahsettigim Sibel Edmonds 20 haziran 2005’de kendi eli yazdigi ifadesinde, FBI’in karsi operasyon birimindeki eski bir elemaninin, Iran haberalma orgutunden , 11 eylul 2001 saldirilarindan dort ay oncesinde, elde ettigi bir bilgiyi FBI ilgili dairesine bildirmesidir. Bu rapor’a gore Iran, Afganistanda’ki kaynaklarindan su istihbarati almistir. 1- Obama Bin Laden USA’da dort yada bes buyuk sehirde saldiri planlamaktadir. 2- Saldiri ucaklar vasitasi ile yapilacaktir 3-Bu saldiriya yapacak elemanlarin bazilari su an USA topraklarindadir. 4- Saldiri cok kisa bir sure icerisinde, bir kac ay icerisinde gerceklestirilecekdir.
Sibel Edmonds, bu bilginin FBI daki eleman tarafindan, Behruz Sarshar tarafindan tercume edildikten sonra “302” formu doldurularak ,karsi terorizm dairesi baskani Thomas Frields iletildigini iddia ediyor. Sibel, bu iddialarini, 11 eylul arastirma komisyonunada iletigini soyluyor. Dahasi, FBI Nisan 2001de bu raporu aldigini dogruladi. Iranli tercuman cesitli arastirma komisyonlarinda detaylari dogruladi ve sundu. Yani, haber buyuk bir ihtimalle dogru. FBI, saldirilarin istihbaratini dort ay onceden almisti. Ya anlamini kavrayamadi yada bir sey yapmak istemedi.Baska bir sonuc cikarilmiyor. Arastirmalarda baska sonuclarda ortaya cikdi, ornegin saldiriyi gerceklestirenlerin aldiklari vizelerdeki US konsolosluklarinin usulsuzlukleri.

Sibel Edmonds, Farsca ve Turkce’yi iyi derecede konusan FBI’in kadrolu tercumenidir. Ancak daha bir senesi dolmadan bu ve benzeri konulardaki israri sonucu isine son verilmisdir. (Daha sonraki aciklamalarinda, Ermeni tasarasini kongreye tasiyacak Cumhuriyet’ci senatore Turkiye tarafindan, vazgecmesi karsiliginda 500.000USD verildigini de iddia edmisti.)

Butun bu 11 eylul saldirilari iddialari icinde, beni endiselendiren kisim, Turkiye’nin de bu saldirilarin hazirlanisina bir sekilde bulasmis olma ihtimali. Eger bazi iddialar dogru ise,11 Eylul saldirilarinin arastirmaya tekrar baslanmasi durumunda Turkiye bu iliskiler yumagina cekilebilir.Soyle:

Iddialara gore, El Kaide’nin Avrupa, Iran, Turkiye ve Suriye bir numarali sorumlusu Suriyeli Louai al-Sakka’dir. Al Sakka 2007 senesinde, 2003 HSBC, Ingiliz Konsoloslugunun bombalamalarina karistigi iddiasi ile Turkiye’de tutuklandi.Al Sakka, Bosna, Cecenistan savaslarina katilmistir.Turkiye uzerinden mucahitlerin sevkedilmesi organizasyonunu yurutmustur.Sahte pasaport ve dokumanlar duzenleyerek El Kaide’nin lojistik hizmetini Turkiye’den yurutmusdur.
Ancak ilginc olani, Sakka 11 eylul saldirisini gerceklestiren militanlarin, Turkiye uzerinden Cecenistan gecmeye calisdiklarini ancak, Gurcistan sinirinin kapali olmasi nedeni ile bu elemanlari sahte evraklarla egitimleri icin Afganistan ve pakistan’a gonderdigini soylemekde.Al Sakka, Pentagona cakilan ucagi yonlendiren kisinin Nawaf al-Hazmi oldugunu da iddia etmekde. USA raporlarinda baska isim gozukmekde.
Al Sakka, durusmasinda kendisinin Ekrem Ozel oldugunu iddia etmisdi.
Turk yetkililer Al-Sakka’nin akli dengesinin yerinde olmadigini ve yalan soyledigini iddia ettiler.
Sibel Edmonds,Sunday Times’a yaptigi aciklamalarda, Turk,Iran, Israil ve USA dinleme kasetlerinin tercumesi sirasinda, dinlenen kisilerin 11 eylul faillerinin Turkiye’de egitim aldiklarini isaret ettigini acikladi. Hatta, saldiriyi duzenleyenlerin, Al-Sakka tarafindan Turkiye’de askeri bir kampda askerlerin gozu onunde egitim aldiklarini iddia etti. Kasetlerde bu yonde aciklamalar yapilmis. CIA Istanbul istasyon sefi, Philip Giraldi , o zamanlar Dallas Morning gazetesine verdigi demecte, Sibel’in ilginc iddialarinin, dogru payi olma orani yuksek arastirmaya deger bilgi olarak degerlendirdi.

Yabanci teror uzmanlarinin butun bu olaylari, Ergenekon davasi ile iliskilendiren gorusleri var, belki ileride aciklarim.
Komplo teorilerine bulasmak istemiyorum ama, butun bunlardan pek hos kokular cikmamakda.
11 eylul saldirilarinin sonucunda, El Kaide ve Taliban bahane edilerek Afganistán ve Irak’a savas acildi. Bush doneminde Iran’a savas acilmasina ramak kalindi. Hepsinin sebebide Islami terorun sebep gosterilmesi. Afganistan’a, Talibanin el Kaide’ye destek olmasi sebep gosterilerek savas acildi. Irak’da el Kaide-Saddam iliskisi uretmek icin cok ugrasildi, kitlesel silah yalani ile vuruldu. Iran icinse nukleer silah ve islami terorizmi ihrac ettiginden dolayi sebep bulundu. Butun bahaneler, pax-amerika ideallerini uygulayabilmek adina, ortadogunun yeniden sekillendirmesine sahne oldu, yada halen olmakta.
Bazen Islami teror bahanesi ile catisarak, bazende ilimli Islam modeli savunularak bu ulku icin calisilmaktadir. Bu benim izlenimim.
Turkiye’de de 1980 senesinden itibaren “ilimli Islam” bu idealler adina USA tarafindan desteklenmistir.
90’li yillarda palazlanan siyasal Islam, Refah partisi iktidari ile, acikca rejim ve anti-laik faaliyetlere baslayinca, 1997 senesinde MGK nun 28 Subat tarihinde sundugu muhtira ile istifa etmek zorunda kaldi. Refah partisini destekleyen bir cok cemaat grubu , tarikatlar vardi.Oyleki bu tarikat seyhleri , Erbakan tarafindan basbakanlik konutunda yemege bile davet edilmisti. 28 subat deklarasyonunun sadece bir kac maddesini buraya aktaracagim, tamaminina tekrar goz atmanizda fayda var.
1997 subat’inda devleti tedirgen eden acikca yada istihbarat yolu ile elde edilen bir kac konu sudur:

-“Siyasi Islam adi altindaki irtica, TC’ni acikca yikmaya calisiyor. Onemli bir cok devlet kadrosu irticanin eline gecdi. Mulki idare, Maliye, Yargi ve Emniyetteki kadrolasma tehlikeli bir boyuta ulasdi.”
-“Siyasi Islami kesim, MGK kararlarini uygulamamak icin cephe olusturdu.”
-“Ozellestirmede irticaya destek veren siketlere oncelik taninmaktadir.Kombassan, Yimpas, Ulker ve Ittifak Halding’e bir yilda dagitilan tesviklerin tutari 10 trilyonu asarken, Islamci holdnglerin ozellestirmedende aslan payini aldigi gorulmektedir.Ozellestirilen Petlas’in, Refah partisinin korumasi altindaki Kombassan’a yari fiyata satilmasi en somut ornektir.”
-“Hazine Mustesarligi’nin onceki gun yayimlanan tebligi ile, yurt disindaki isi ve kurumlara, altín alim-satim yapma yetkisi verildi. Teblig, ozellikle Turkmenistan ve Kazakistan’da bir cok sirket acan Ihlas ve Nur cemaatinin onde gelen ismi Fethullah Gulen’in sirketi Asya Holding’e kazandiracaktir.
-“Siyasi Islam, amacina ulsmak icin bolucu teror orgutu PKK ile de isbirligi yapmaktadir. Kurulan séller ordusu PKK ile fikir birligindedir.”
“ Siyasal Islama destek veren ulkeler, Iran, Suudi Arabistan,Libya ve Sudan’dir.

MGK 28 subat belgesi, Erbakan da dahil olmak uyelerince imzalanmistir. Erbakan hic bir cekince koymadan imzaladigina gore belgenin icerigini kabul etmistir. Zaten, bir cogu gizli kapakli eylemler degildir.Butun Turkiye’nin gozu onunde cereyan etmisdir. Sincan Kudus Gecesi’nde oldugu gibi bir cok refahli belediye baskanlari laik duzeni degistirme ozlemlerini aciklamakdadir. Yada beseri hukuka aykiri , belediye baskanlarinin yayinladigi ilmihaller ortalikda serbestce dolasmaktadir. Erbakan ve Refah icin , 28 subat belgesini hincar etmek, takiyye yapmak sansi yoktur.

Erbakan imzaladiktan sonra istifasini sunmustur, bir yil sonrada Fethullah Gulen USA’ya kacmistir.

AKP’de siyasi islami temsil eden, tarikatlarin destegini alan siyasi bir partidir. Daha onceki siyasi islamin devamidir. Amaci, her ne kadar temkinli davransada, demokrasiyi kurallarina uyarak yasasada, laik-beseri hukuk duzenini degistirmektir. Gecmis tecrubelerden ders alinmistir, taktik degisikligi yapilmistir. AKP, Gulen’in destegine sahipdir. Cumhurbaskani Abdullah Gul’un Fethullah Gulen sempatizani oldugu soylenmektedir. Oyleki Fethullah’ci oldugu soylenen Yusuf Ziya Ozcan’i YOK baskani olarak atamisdir. Fethullah Gulen , Dogan Koc/Helen Rose Ebaugh’a gore 25 milyar dolarlik kontrol disi ve karanlik bir butceye sahip finans imparatorudur. Fethullah Gulen’in 35yildir sag kolu olan Nurettin Veren, Nur harekatinin tum stratejilerini ve AKP nin bu yondeki calismalarini basina aciklamistir. Nurettin Veren, Fethullah Gulen sebekesinin temelinde onun egitim kurumlari vardir diyor.Gulen, butun Turkiye’ye yayilmis binlerce seckin ortaokulu, universiteyi ve ogrenci yurtlarini kontrol ediyor diyor. Bunlaara en buyugu Fatih Universitesi olan ozeluniversitelerde dahil demekte.Soyle devam etmekde “ Turkiye disinda Gulen hareketi yuzlerce ortaogretim kurumu ile dnyanin her yanina yayilmis, yaklasik 110 ulkede duzinelerce universite isletiyor. Fethullah butun bunlari Allah rizasi icin yapmiyor elbette. Gulen’in adamlari 8 ile 12 sinif gencligini hedefleyip, bu gencleri isikevleri’nde egitime tabii tutup beyinlerini yikiyor. Bu surecde hedeflenen tek bir amac var, bu gencleri gelecegin Islamci Turkiye Cumhuriyeti’nin yonetici siniflari olarak hazirlamak. Emirlerini dogrudan Fethullah Gulen’den alan zengin Fethullahcilar, oullar ve Isikevleri acmaya devam ediyorlar.”

“ Fethullahcilar Turkiye’nin 200.000 polisli Emniyet teskilatini isgal etmeyi de basarmislardir. Bu sizmanin korkunc etkilerinden biri, Fethullahci polislerin laik Cumhuriyet’e bagli polisleri sindirip yerlerine Hoca efendi’ye bagli polisleri yerlestirmis olmasidir.Emniyet teskilatinda polis uniformasi giyen imam baskanlar var”

Istanbul Emniyet Teskilati bunyesinde yer alan Organize Suclar Masasi’nin eski baskani Serdar Saçan , 2006 da verdigi bir mulakatta sunlari soyluyor:
“ Fethullahcilar, Emniyet Teskilatina sizmisdirlar. Polis akademilerinde, ogrenciler sinif komiserleri tarafindan Isikev’lerine goturuluyorlardi. Bu komiserlerden biri bugun emniyet Teskilatinibasina gecmistir. Benim polis akademisinde bulundugum yillarda, mesela AKP’nin iktidara geldigi 2002’de, Fethullah Gulen orgutuyle iliskisi olmayan polislerin ya maaslari kesilmis yada isten atilmistirlar..” mulakat carpici aciklamarla devam ediyor.

Nurettin Veren, fethullahcilarin poise ve diger kurumlara oldugu kadar, orduya da sizdiklarini iddia ediyor.Nurettin Veren’e gore, Fethullah Gulen, TSK icindeki her 40 islamci subaydan bir tanesinden fazlasinin atilmamasini , geriye kalan Islamci subaylarin ise sanki hucre evlerindeymis gibi gizlenmeleri gerektigini soyledigini iddia etmekdedir.

Gulen Hareketi besinci asamaya gore Zaman, Sabah,Yeni Safak, Star, Bugun, vakit ve Taraf gibi gazeteler ile Islamci teñevizyon kanallarini ve radyo istasyonlarinin sahipligine yonelmistir.Bugun Gulen, guclu bir partizan medyayi kontrolu altinda tutmakdadir. Bu kanallar araciligi ile karalama kampanyalari yurutulmektedir.

Siyasi Islam, 1997den itibaren cok onemli yol katetmisdir. Bugun 1997’dekinden daha fazla laik rejimi tehdid etmekdedir. 1999da Turk televizyonunda, Fethullah Gulen’in kendii cemaatine verdigi bir vaaz Gulen hareketinin stratejisinide ele vermektedir.Bu gizli kaydedilen vaazda Gulen, Islamci Turkiye hayallerini su sekilde rota cizmekde:

“ Belli bir noktaya ve kivama gelecekleri ana kadar... bu sekilde hizmete devam etmeleri sarttir, zaruri ve luzumlu. Yanlis bir sey yapar, kivama ulasilmadan, ozleriyle tam butunlesmeden, gereken mesafe alinmadan, bir kisim erken vurus diyebilecegim cikislar yaparlarsa dunya baslarini ezer ve Muslumanlara Cezayirdeki hadise gibi yeni bir hadise yasatirlar. Suriye’deki 82 vakiasi gibi bir fecaat yasatirlar. Her sene Misir’da yasanan fecaat ve fezaat gibi fezaat ve fecaat yasatirlar. Boyle bir donemde, tam ozunuzu bulacaginiz, kivama ereceginiz ana kadar dunyayi sirtiniza alip tasiyabilecek guce ulasacaginiz ana kadar... Turkiye’deki devlet yapisi olcusune gore butun anaysal muesseselerdeki guc ve kuvveti cephenize cekebileceginiz ana kadar her adim erken sayilir...

Gulen’in vaazlari bu sekilde devam ediyor. Gulen’in Pensilvanyanin dogusunda bir malikanesi var. USA’nin kendisine destegi oldugu soyleniyor. Bunu iddia edenler, USA’dan oturma izni almis olmasina ve savunmasi icin iki eski CIA calisani George Fidas ve Graham Fuller ile Amerika’nin eski Turkiye buyukelcisi Morton Abromowitz’in destek mektubu yazmasina bagliyorlar.

Fethullah Gulen icin oldukcu ikna edici yerli yabanci kaynaklar var. Gulen hareketinden ayrilanlarin taniklilari, Fethullah Gulen hareketinin AKP ‘yi destekleyerek ve kadrolasmalar yolu ile Turkiye Islam devleti kurma pesinde oldugunu ortaya koyuyor.
Bunlar iddialar ve gorunen olaylar. Iddialarin dogru olup olmadigi, manipule edilip edilmedigi subjektif bir konu, herkes kendi yorumunu kendince yapmakta serbestttir.

Bugun’e kadar bu grupda boylesine hassas bir konuya dokunmakdan sakinmisdim.Son gonderdigim mesajdaki yarim aciklamaya aklim takilincaya kadar.
Siyasi Islam, planlananlara gore besinci asamaya kadar ilerlemistir. Geride ne kadar asama kaldigi belli degil, cok fazla kaldigini da zannetmiyorum. Onlerindeki tek buyuk engelin laik Turk Silahli Kuvvetleri mensuplari ve laik Turkiye vatandaslari oldugu ortada. Dedigim gibi cok hassas bir konu, sadece siyasi islamin, iyi yada kotu, neyi hedefledigini ortaya sermek istedim. Dindar vatandaslari , AKP’ye oy veren yada vermeyen hic kimseyi hedef almak degil amacim.
Sadece, farkina varmayanlar icin,laik duzen karsiti bir hareketin varligindan kendilerini haberdar etmek amacini gutmemdir. Bu gerginlesmenin, kamplasmaya ve olasi bir ic catismaya yol acabilecegi uzak bir ihtimal sayilmaz.

Yapilmasi gereken, uluslarasi projelerin uzantilarina alet olunup olunmayacagininin muhasebesini yapmak ve ulusal birlik konusunda yara acmamak olmalidir.
Laik duzenin yaninda mi yoksa karsisinda mi olundugunun muhakemesinin yapilma zamanidir diye dusunuyorum.
Selamlar,
Ergun Citlak

No hay comentarios:

Publicar un comentario